- 29 Eyl 2023
- 122
- 4
İktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez altın, dolar, hisseler ve kripto paraların son 1 yıllık serüvenini anlattığı bir yazı kaleme aldı. Yatırım araçlarının performanslarını gerekçeleri ile birlikte anlatan Mahfi Eğilmez'in yazısı şu şekilde:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Altın, Dolar, Hisseler ve Kripto Paralar
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Bugünkü Durum
2024 yılının sonuna yaklaşırken aslında birbirlerine rakip gibi görünen bu yatırım aralarının hepsinde yükseliş eğilimi ortaya çıktı. Aslında dolar bir yatırım aracı değil bir harcama aracı olmasına karşılık kendi ülkelerinin paraları değer kaybıyla karşılaştığı için dünyanın pek çok ülkesinde insanlar doları da bir yatırım aracı olarak kullanıyor.
ABD Başkanlık seçimini Trump’ın kazanmasıyla birlikte bu araçlar hep birlikte yükselişe geçti. Doğal olarak arada bazı haberlerin ya da bazı gelişmelerin etkisiyle inişler ve çıkışlar olabiliyor ama genel eğilim yükseliş yönünde.
Aşağıdaki tabloda bu sayılan yatırım araçlarının bir yıl önceki, ABD seçiminden hemen önceki (6 Kasım 2024) ve 23.11.2024 tarihli değerleri ve bu değerlerin önceki değerlerle karşılaştırmaları yer alıyor.
Tabloya göre kripto paraları temsilen buraya aldığım Bitcoin bütün yatırım araçlarının toplamından daha fazla değer kazanmış görünüyor. İkinci sırada altın ve üçüncü sırada ABD hisseleri (Dow Jones Industrial endeksi) yer alıyor. Dolar, başlıca rezerv paralara karşı yüzde 3 değer kazanırken Türk Lirasına karşı yüzde 20 değer kazanmış. Aynı dönemde Türkiye’de yıllık enflasyon yüzde 48,58 olmuş. Bu da bize GSYH’nin dolar cinsinden nasıl yükseldiğini gösteriyor (GSYH TL ile hesaplanıyor ve içinde enflasyon var. Sonra dolar kuruna bölünüp dolar cinsinden hesaplanıyor. Özetle enflasyon ne kadar yüksek, dolar kuru ne kadar düşük olursa o kadar yüksek GSYH çıkıyor.)
Altının yükselmesi şaşırtıcı değil. Sınırlı bir rezerve sahip olduğu, bir başka ifadeyle istendiği kadar çoğaltılamadığı için altın her zaman bir sığınak gibi işlem görüyor. Bir yanda Rusya Ukrayna savaşı, bir yanda İsrail – Filistin savaşının getirdiği belirsizlikler arttıkça altına olan yöneliş de artıyor. Öte yandan merkez bankaları (başta Çin olmak üzere) zaman zaman ellerindeki dolar ve dolara dayalı rezervlerin yerine altın koyma çabasına girerek ek talep yaratıyorlar. (Öte yandan daha önce de birkaç kez vurguladığım gibi altın, bizde mesela Amerika’dan farklı bir konuma sahip. Altın fiyatı dolarla belirleniyor. Portföyünde altın bulunduran bir Amerikalı sadece altın değer kazandığında para kazanıyor. Oysa bir Türk için durum farklı: Altın değer kazanırsa kazanıyor, altın değer kazanmayıp dolar kuru yükselirse yine kazanıyor, bu ikisi aynı anda yükselirse iki kez kazanıyor.)
Dolar son dönemlerde değer kazanıyor. Bunda Fed’in uyguladığı politikaların etkisi büyük. Trump’ın, iş başına geçer geçmez uygulamaya koyacağı “ticaret savaşları planı” yani Çin ve Meksika başta olmak üzere ithalat kanallarına getireceği yüksek gümrük vergileri doların değerlenmesine yol açıyor. Trump, son olarak Soros Fonu eski yöneticilerinden Scott Bessent’i Hazine Bakanı adayı gösterdi. Bessent, “Önce Amerika” söyleminin önde gelen temsilcilerinden birisi ve ithalat kısıtlamalarının savunucusu. Bessent’in bu pozisyona atanabilmesi için Senato’nun onayı gerekiyor olsa da bu hamleler Trump’ın uygulayacağı ekonomi politikası hakkında ipuçlarından daha fazlasını veriyor. Belli ki ABD, rakiplerine karşı, şimdiye kadar olduğundan çok daha ciddi bir ticaret savaşına girecek. Bu görüntü bize, eğer bir kriz çıkmazsa, doların değerlenmeye devam edeceğini gösteriyor. Doların, Türk Lirasına karşı fazla değerlenmemesi Türkiye’de uygulanan yüksek Türk Lirası faizinin yarattığı ortamdan kaynaklanıyor. Bu ortam, KKM ve döviz hesaplarından Türk Lirası mevduat ve tahvillere dönüşe yol açıyor ve piyasada döviz bollaşırken Türk Lirası kıt hale geliyor. Buradan iki sonuç çıkıyor: (1) Türk Lirası faizler döviz faizi haline dönüşüyor, (2) Kur yükselmiyor. Kur yükselmediği için dövizden Türk Lirasına daha fazla dönüş oluyor.
BIST 100 endeksiyle temsil edilen hisse senetleri son bir yılda yüzde 21, Trump seçimi kazandıktan sonra yüzde 8 getiri sağlamış durumda. Trump’ın seçimi kazanması öncelikle ABD borsasındaki hisse senetlerinin değer kazanmasını sağladı. Bunun nedeni yukarıda değindiğim korumacı politikalara geçileceği beklentisinin yaratılması. Bu adım ABD şirketlerinin değerini artırmış, o da hisse değerlerine yansımış görünüyor. Bu beklentilerin bizim borsamız üzerindeki etkisi ise Çin ve Meksika’dan yapılan ithalata daha yüksek gümrük vergileri uygulanacak olmasının bizim firmalarımızın ABD’ye daha fazla ihracat yapabilecek duruma gelmesine kapı aralaması.
Tablonun yıldızı Bitcoin ile temsil edilen kripto paralar. Bitcoin’in değeri bir yılda yüzde 165 artarken, Trump’ın seçimi kazanması sonrasında yüzde 30 artmış bulunuyor. Trump, önceleri kripto paralara karşı görüşler öne sürüyordu. Zamanla özellikle Çin’in kripto para sistemine sahip çıkmasıyla birlikte Trump’ın da görüşü değişti ve kripto paraları “geleceğin araçları” olarak tanımlayıp desteklemeye yöneldi. Kripto paralar, kayıt dışı işlemlerin bir bölümünü sakladığı için bu paraların sahipleri denetim gibi açıklamalara oldukça hassaslar. Geçmişte Amerikan Hazinesi kripto paralar konusunda denetim meselesini ne zaman gündeme getirse bu paralar ciddi değer kaybetti. Bunun nedeni kayıt dışı para sahiplerinin denetim açıklamasından ürkerek paralarını buradan çekmeleriydi. Trump’ın destekleyici açıklamaları ise şimdi tam tersine olumlu etkiler yaratarak bu tür paraların geri dönüşünü ve dolayısıyla kripto paraların değerinin yükselmesinin önünü açtı.
Önümüzdeki Dönem Beklentileri
Birçok yatırım uzmanı 2025 yılında altının ons fiyatının 3.000 doların üzerinde seyredeceği görüşünü öne sürüyor. Önümüzdeki beş yılda ise 5.000 doları aşacağı görüşleri ortaya atılıyor. Altın, kısa vadede düşüşler yaşasa da geçmiş deneyimler uzun vadede hep kazandırdığını gösteriyor.
Dolar endeksinin gelecek yıl boyunca iniş çıkışlar yaşasa da aşağı yukarı bu düzeylerde kalacağı tahminleri yapılıyor. Bu durum ABD’nin ihracatı açısından çok da parlak bir durum değil. Ama Trump’ın sözünü ettiği önlemler doları buralarda tutabilir.
Dow Jones Industrial Average Endeksinin 2025’de 60 binleri zorlayacağına ilişkin tahminler giderek artıyor. Trump’ın uygulayacağını açıkladığı politikalar bu çıkışı getirebilir. Böyle bir durum bizim borsamızı da yukarı itecek etkenler arasında yer alacaktır.
Piyasa, öteki alanlarda olduğu gibi kripto paralar alanında da oldukça iyimser bakış açılarına sahip görünüyor. Birçok yorumcu Bitcoin’in 2025 yılında 100 bin doların üzerinde seyredeceği tahminini yapıyor.
Önümüzdeki dönemde bu yatırım araçlarının nasıl bir yön izleyeceğini pek çok şey etkileyecek. Rusya – Ukrayna savaşının hangi boyuta geçeceği, İsrail – Filistin savaşının nasıl seyredeceği, Trump’ın iş başına geldiğinde neler yapacağı, ABD ekonomisinde enflasyon – büyüme – işsizlik üçlemesinin nasıl biçimleneceği, Euro Bölgesinin durgunluktan çıkıp çıkamayacağı, Çin’in nasıl bir dengelenme sağlayacağı önemli dış etkiler olacak. Türkiye’nin enflasyon ve büyüme tercihini nasıl yürüteceği, yüksek faizin ne kadar devam edeceği, reel sektörün bu faize ne kadar dayanabileceği ilk bakışta dikkati çeken iç konular. Türkiye’nin bunlara ek olarak pek çok sosyal ve siyasal soruna önümüzdeki dönemde nasıl tepki vereceği de en az bunlar kadar önemli.
O nedenle piyasa yorumcularının tahminlerine bakmak karar alma aşamasında çok önemli olmakla birlikte yukarıda değindiğim gelişmeleri günlük olarak izleyip yatırımları ona göre biçimlendirmek en akıllıca yol olacaktır.